22 Eylül 2016 Perşembe

İki Yeşil Susamuru - Buket UZUNER

           Çok sesli koro gibi İki Yeşil Susamuru. Hikayelerini ayrı ayrı dinleyebilme imkanımız olsa, yine çok seveceğimiz ahenkli bir koro …

            Bu koronun tam ortasına Nilsu var. Babasına delice tutkun (oidipus kompleksine varırcasına),annesiyle sorunlu. Bir yanı çok eksik bir yanı çok fazla. Bu yüzden ses rengi oturmuyor bir türlü. Koronun ahengini bozmuyor ama bazen sesinin daha az ya da daha fazla çıkmasını isteyebiliyorsunuz.

Mutluluğu arıyor Nilsu. Nilsu’ yu okurken kendi mutluluğunu da sorguluyor insan. Edebiyatın en çok bu yönünü seviyorum sanırım. Bazen akıcı bir dille,kolay okunur cümlelerle bile,en emin olduğunuz duyguya şüphe katabiliyor.

Sahi diyorsunuz,mutluluk nedir? Mutlu olmak için illa da iki kişi mi olmalı? Neden kendimize yetemiyoruz? Bir ruh eşi olmasa da hayattan zevk alamaz mıyız? Ya hiç dünyaya gelmemişse o ruh eşimiz ya yanlış zamanlarda doğmuşsak. Kısacık olan ömrümüz arayış içinde mi geçmeli? Neden bir başkasını arayarak vakit kaybediyoruz ki. Kendi içimize yapsak ya tüm yolculukları. Önce kendini sevmeli insan sonra ruh eşini/eşini belki de. Selen bunu vurguluyor kitapta.

Selen,koronun en sağlam,en neşeli,en güvenilir sesi. Bir ara sesi çatallaşsa da çabuk toparlıyor kendini. Bencilleşmeden kendini sevebilen ender insanlardan o.

Koronun tam ortasındaki Nil’ in karşısında ise Teoman var. Teo kimseyi duymadan ama herkesin onu dinlediğinden emin bir rahatlıkla katılıyor şarkıya. Coşkusunun bir sonu yok. O coşkunun rüzgarında kaç kişinin yaralandığından haberi yok. Belki de hayatı böyle yaşamaktan başka çaresi yok.Nil ve Teo birbirlerini bulabilen şanslı ruh eşleri.Ya da öyle zannediyorlar.

Koronun arka taraflarında başka sesler de var.Nil’in babası,Teo’nun annesi,Nil’in öğretmeni…

Bu korodan sadece insan sesleri gelmiyor tabi ki. Sol fraksiyonların marş sesleri,çevrecilerin ayak sesleri,modern kadının topuk sesleri ve kitabın temelini oluşturan intiharın karanlık sesi. İntihar yaşamaktan vazgeçmek mi yoksa kendi ölüm saatini seçebilmek mi sorularını sürekli fısıldayan bir ses…

Kitabın sonuna geldiğinizde ise;Altıncı His filmini seyredenlerin çok iyi bildiği duyguyla hadi be diyen kendi sesinizi duyuyorsunuz.

Bu kitapta beni en çok cezbeden şey ise  aşırıya kaçmadan bir çok yazar ve şairden alıntı yapılmış olması.Hemen bir London bir Hemingway okuyası,Turgut
Uyar şiirlerinde kaybolası geliyor insanın.Bir kitabın başka bir kitabı okumaya teşvik etmesi benim için paha biçilmez bir özellik.


Ezcümle Kumral Ada Mavi Tuna kadar olmasa da okunacaklar listenize ekleyebilirsiniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder